20 Nisan 2010 Salı

kendimi kendimden çıkarsam çok kalır!bana kalanları sayabilecek biri lazım?

city and colour ın bana an itibariyle kattıklarıyla coşmuş durumda zihnim.anlatıcak çok şey,solunacak çok hava var.şarkının bu kısmında bi çıkış noktası var.tam dozunda.içim kıpır kıpır.camları açtım.biraz esinti var.saçlarımda 3. sınıfta takılan renkli taçlardan var.kendimi halley in ortasını bisküvileri kırmadan açmaya çalışan çcukluğumdaki gibi hissediyorum.bazen de taso kavgası yapıyorum.eş li taso benim olsun istiyorum.halbuki hepsi aynı plastikten biçilmiş renkli zımbırtıklar.işte hayat bazen bu olay zincirinin aynısı.hala çocuk gibiyim.ortadaki marşmellow a ulaşmaya çalışıyorum.belirttiğim gibi kırıp dökmeden.en az zararla olmalı herşey.yoksa bisküvinin tadını nasıl alırım?sadece marşmellow ona ulaşmaya çalışmadan ne kadar anlamlıdır?babam bu pastaları nasıl bu kadar güzel yapabiliyor sorunsalı gibi tıpkı.(by dr. ödker)
ufacık mutlulukları seviyorum.annemin üzümlü keki gibi.20 saniyelik geçme süresinde koskoca bi caddeden en önde geçmek gibi.bezen düşünüyorum da ya bu rüzgarlar yanaklarıma saçlarımı değdiremeseydi?ya saçlarımın kokusunu rüzgar estiğinde alamasaydım?ya saçlarım olduğunu farkedemeseydim ne olurdu?ben de mi karamsar olurdum?inançsız mı olurdum?değerliliği anlamak için rüzgar esmeyi kesmeli mi?korkum rüzgarın,varlığından haberdar olduğum saçlarımı koparıp gitmesi günün birinde.benim hala ümidim var.kendime güzel çalışan yazar kasalar bulmalıyım.k-ching sesini duyabildiklerimizden.böylece canlılığımızı kaybetmeden hesaplamalarımızı yapabiliriz.dediğim gibi;bana kalanları sayabilicek biri lazım (: