29 Aralık 2009 Salı

senin annen bir melekti yavrum.

Hayatım boyunca sahip olduğumu düşündüğüm birçok özelliğim vardı.kendi halinde ortalıklarda takılmak,sıkışınca yalan söylemek,tırnaklarını yemek gibi şeyler anlatmak istediğim.ama o an gelene kadar aslında içine kapanık bir çocukluk geçirdiğimi farketmemiştim belki de.yada itiraf edememiştim kendime.korkmuşta olabilirim bu düşünceye takılıp kalmaktan.
yeni açılan alışveriş merkezindeki iskenderci beyde iskenderlerimizi yedikten 2 dk sonra ve künefenin masamıza gelmesinden 3 dk önceydi.deniz ben ve duyguyduk.evet benim annemdi eski antalya dolmuşlarından birinden inerken basamağa takılıp yere kapaklanan diz altı,çok moda eteklerden giymiş kadın ve bendim o an annemin arkasından inmek üzere olan çocuk.kıpkırmızı surat.anlamsızca titreyen küçük eller,kısa taytın sıkıca sardığı cılız bacaklar.sırtımda içi oyulmuş fermuarlı yeşil ayı.utanmıştım evet evet hem de çok utanmıştım.ağlamak gelmişti içimden.bütün dolmuşa bize baktıkları için saldırmak istiyordum.sinirlerimi bozmuşlardı.ama annem daha çok sinirlerimi bozmuştu.düşmüştü çünkü koskoca kadın.nasıl düşer o benim annem.düşemezdi işte.ama düşmüştü.artık çok geçti.elimden tutmuştu sımsıkı dolmuş ilerlemeye başlayınca.hiç konuşmadan eve gittik.çizmelerini çıkarırken annemin dizinin kanadığını gördüm.o an sessizlik bozuldu.ağlamaya başladım.annem sormadı neden ağladığımı.salona gittim.televizyonu açtım.sakinleşmeliydim.çocuktum.o an tek çözüm ay savaşçılarının başlamasıydı.ay savaşçıları değildi televizyondaki çizgi film.ama dert etmedim.ağlama nedenimi anneme açıklamamak için herhangibir çizgi filme kitlenmeye çalışmalıydım.kaçmalıydım.başardım da.yarım saat sonra babam geldi.annem ben içerdeyken yemek hazırlamıştı.oturduk.yemek yedik.konuştum hiç bişey olmamış gibi.babam ağladığımı farketmişti eminim ama o da hiç birşey sormadı.ben normale dönmüştüm.sakindim.yine mutlu bir çocuktum.
dönercide bunu duyguyla yiğite anlatırken deli gibi güldük.gözlerimizden yaş bile geldi.güzel bir hikayeydi temelde.basitti.annem düşmüştü.insandı ki.tabiki düşebilirdi.o an karizması biraz sarsılmıştı gözümde ama çok geçmeden yine hayatımın kadını oluvermişti annem.canım annem.canım canım:))
işte toplum baskısını ilk farkettiğim gün galiba buydu.hatırladığım ilk anılarımdan bir tanesi.4 yaşındayken yaşandı şimdi de hatırlandı.toplumun beni o yaşta bile tripten tribe sokmasının üstünden 16 yıl geçti ve şimdi bu baskının kat kat fazlası omuzlarımda.gözlerimin önünde.karşı durmalıyım.durmaya çalışmalıyım.çalışıyorum.çalışıcam.ben artık hep annem düşünce bütün dolmuşa bağırıp annemin elinden tutucam.seni seviyorum dünyanın en müthiş annesi ve minyatür tanrım.