30 Nisan 2010 Cuma

duy da inanma demişler..şimdi ben inanıyorum.eğer bu bir önermeyse;"inan da duyma" da olabilir bu söz?

yağmur var dışarda.yan apartmanın terasını görebiliyorum odamın camından.bugünkü favorim laura marling.tam da blog konuma uygun olan bir ruh hali içindeyim.patates baskılarım devam ediyor.her defasında da aynı şeyi düşünüyorum.galiba ben baskı yapmayı seviyorum.ellerime boyalar bulaşsın istiyorum.patatesimi keserken yanlışlıkla elimi de keseyim istiyorum.yıldız istiyorum kalp istiyorum daire istiyorum tavşan istiyorum.renk istiyorum.renklendirmek istiyorum.bişeyler yapmak istiyorum..doğu ezgileriyle birleşmiş ingiliz müzikler istiyorum.rengarenk ayakkabılarım çok,hiç siyah ayakkabım yok.bunu farketmeden renklilerle devam etmek istiyorum.sanki hiç ayakkbım yokmuş gibi.sanki hiç kıyafetim yokmuş gibi.bütün bastığım taşları,kırık camları,çalıyı,süpürgeyi,sümüklü böceği,yemyeşil çimleri,papatyaları,birikmiş suları,her yerimde rüzgarları hissetmek istiyorum.soyunucam galiba ben bu yağmurda.gözlerim kapalı gezicem sokaklarda.hiç duymadan.hiç bilmeden kendimi.herkes "noldu buna"deyinceye kadar gezicem ortalıklarda.ooff gözlerime bir sürü toz kaçtı yağmurdan önce.tozlarla bakmak zorundayım önüme bir süre.yağmur başlayınca hepsi geçicek nasıl olsa.yalnız bu defa bir değişklik var.şekilleri ben kesmiyorum.kalp,yıldız,çiçek,böcek ne istiyorsam hepsi kesilmiş geldi önüme.ben de sadece boyuyorum.henüz kağıda bastırmaya başlamadım.şekillerimi oluşturan her neyse inandığım şeyleri biliyor olmalı.onun gelmesini bekliyorum.biriyle patates baskısı yapmayalı çok uzun zaman oldu...